31 Ağustos 2009 Pazartesi

Caner Erkin Galatasaray'da

Galatasaray 3 takımla giriştiği rekabeti kazandı ve Caner Erkin'i bir yıllığına kiralamayı başardı. Güzel transfer, hayırlı olsun !

Sınav Manyağı

Sevgili Okuyucular !

Bu sene Odtü gibi boru bir okulun birinci sınıfına başlamakla yetinmiyorum. Aynı zamanda bölüm değişikliği için yeniden "o" sınava -eski adı öss, yeni adı yöges- girmeye hazırlanıyorum ! Bu yükün altından nasıl kalkacağımı düşünürken aklıma çok sevdiğim işi yapmak geldi. Blog yazmak ! Hem kendimi motive etmek, hem eğitim sistemini ufak ufak eleştirmek hem Odtü'deki yaşamdan kareler yansıtmak hem de duygularımı paylaşmak için açtığım bloguma hepiniz davetlisiniz ! Okuyalım, okutalım.

28 Ağustos 2009 Cuma

Fenerbahçe'den Sercan Atağı

Bir hafta kadar önce başlattığım anketin seyri şekildeki gibi. O günlerde Galatasaray peşindeydi Sercan'ın ama anlaşılan parası yetmedi. Beşiktaş da Tabata'ya döktü paraları. Geriye yakın zamanda peşinde olmadığını açıklayan Fenerbahçe kalmıştı ki yalanlamadan sonra herkes tamam sonuna kadar bastırır Fenerbahçe demişti. Nitekim son habere göre Vederson + 7 milyon avro teklif etmişler. "Yeni Tanju" Fenerli olacak galiba. Haberi verirken Burcu Esmersoy bir şaşırdı ki !


Edit: Haberi heyecanla yazdık ama Fenerbahçe kulübü açıklama yapmış ve haberi yalanlamış.

Tabata Beşiktaş'ta

Beşiktaş Delgado'yu dondurduktan sonra transfer döneminin başından beri almak istediği Tabata'yı sonunda alabildi. Ligimizin 8 milyon avroluk (!) Tsubasa'sı ile 3 yıllık anlaşma sağlanmış. Bu arada grubu çok zor kara kartalların. Güzel bir süpriz yaparlar umarım.
Aylar evel Tabata'yla ilgili yazdığım yazıya gelen yorumda okuyucu, Tabata'nın gerçekten yüksek bir bonservis bedeliyle satılabileceğini söylemiş. Haklı çıkmış oldu. Hatta üstüne İsmail transferini de eklersek baya bir kazanç elde etti Gaziantep.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Messi Yılın Futbolcusu

Aaa hayret nasıl olur..

Tuncay Stoke City'e

Transfer olana kadar bütün orta sıra takımlarıyla adı geçti neredeyse Tuncay'ın. Düşüteki Aston Villa'ya gitseydi belki birşeyler katardı, Fulham'da ne yapardı bilmiyorum. Ama forvetine takviye gereken Stoke City erken davranıp 3 senelik anlaşmış milli oyuncuyla. Boro'dan daha yeni Robert Huth'ı almışlardı.

Hazır transfer demişken Volkan Yaman Eskişehirspor'da. Bayern Münih, Robben'i bitirdi gibi. Dmytro Chygrynskiy de sonunda Barçalı olacak gibi.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Sneijder Inter'de

Ajax'ın herşeyi olduğu dönemden sonra gerçekten baba bir takıma gitmesi lazımdı. Real Madrid'e geçerek bunu da yapmış oldu. Ama şansına kulübünün başkanı deli danalar gibi daldı futbolcu pazarına. Gönderilmesi gündemde gündemde olan 3 Hollandalı içinde en zayıf 2. halkaydı ama ilk giden o oldu. Robben'e de Man Utd talip. En zayıf halka hala takımda. Eto'yu alan Inter, İspanya'dan 2. büyük transferini yaparak Wesley Sneijder'i 16 milyon avroya transfer etti.

Hazır transferden söz açılmışken şunları da söyleyim. Transfer pazarına deli danalar gibi dalan diğer kulüp Man City sonunda akıllanıp iyi bir defans oyuncusu kattı kadroya. J. Lescott.
Arda'nın peşine de kanat oyuncusu arayan bir-iki İtalyan kulübü düşmüş. Aman deyim bu sene olmaz.

25 Ağustos 2009 Salı

Aldım Bunu !

İlk gerçek Galatasaray formam. Artık bu sene alamasaydım ayıp olacaktı.

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Sylvinho Man City'de

Barcelona'dan ayrılan 35 yaşındaki Brezilyalı sol bek Manchester City ile 1 yıllık sözleşme imzaladı. Boşta olan oyuncunun adını duyunca hemen atladığını belirtmiş Mark Hughes. Wayne Bridge'e alternatif olarak alınmış.

Bilgin Gökberk

Milliyet'teki köyün delisi, zamanında TRT'de Ömer Üründül ile güzel sohbetler ederdi. Ben de severek takip ederdim. Yazılarını da okurdum. İçinde hiçbirşey tutmayan, hemen söyleyen bir adam. Düşündüğünü söylüyor. Harbi adam. O kadar harbi ki bu huyundan dolayı onu itici bulan çok kişi var. Trt'den de bu yüzden ayrıldı. Gönderildi daha doğrusu. Neden? Büyük adamları çok eleştirdiği için ! Peh...

Az önce StarTv'de Futbolig'de gördüm. Orada olduğunu bile bilmiyordum. Yazık olmuş vallaha. Selçuk Yula'lara, Ertem Şener'lere kalmış... Yine iyi dayanıyor. Altta da "Hangisi daha iyi? KEITA ya da SANTOS yaz bilmemkaça gönder." yazıyor. Hey Allahım...


Edit: Kanal 24'te de çıkıyormuş. Hem de Okay Karacan ile. E daha izlenesi.

23 Ağustos 2009 Pazar

Ne Dedi? Vol.3

" Yavaş yavaş Galatasaray'ın "you will never walk alone"u olmaya başlayan 'Nevizade Geceleri' Galatasaray seyircisinin ne kadar keyif aldığının bir göstergesiydi. "

Bülent Tulun

21 Ağustos 2009 Cuma

Galatasaray: 5 - Levadia Tallinn: 0 (Neler Oluyor Böyle ?)

Ben eve girer girmez ilk gol geldi ama ben kaçırmıştım. Takım yine güzel başlamıştı. Yine güzel paslar, Keita'nın çalımları filan derken Keita Prekazivari bir gol atıverdi. Benim de ağzım açık kaldı. Meğersem böyle golleri ne de özlemişim. Hele taraftarın özüne dönmesini. 90 dakika hiç susmadılar. Hatta tezarühatlar devre arasına da taştı. Bunun için bu sene daha fazla orjinal birşeyler alayım da takıma katkım olsun. Ha ne diyorduk? Maç evet.

Kaleden başlayalım. Leo Franco abimiz biraz artistik birisi belli. Yani şov adamı. Kameralara poz veriyor gibi. Bu hareketleri bizi yakmasın da.

Defansta güzel bir dörtlü oluştu. Ancak bence iki iri stoper yanyana oynamamlı. Çünkü ikisi de hantal kalıyor. Hele Gökhan. Adamlarla resmen güreşti dün. Hakan Balta gittikçe daha asil bir görüntü ortaya çıkarıyor. Etliye sütlüye karışmadan yapıyor işini. Yalnız dün gördük ki bu takımın işleyişini bozabilecek oyuncuların başında Sabri geliyor. Sakin oynayamıyor ve ayak uyduramıyor. Topa hınçla vurması da cabası. Diğer yandan takıma hareket katıyor. Özellikle hızıyla Gökhan ve Servet'in sırıtmasını engelliyor belki de. Hakan Ünsal'ın sağ bek versiyonu gibi.

Orta saha dehşetti zaten. Ahh tribünlerde olmak vardı.

Keita gibi bir adamdan Lyon nasıl yararlanamadı acaba ? Sıkıcı olduğu düşünülen Fransa futboluna eğlence katabilecek bir oyuncu. İncecik bileklerine sonradan eklenmiş gibi duran el ve ayakları da ayrı bir karizma bence. Geldiği günden beri belli ettiği bir Galatasaray sevgisi var. Dün iki golden sonra da formasını ve amblemi gösterdi. Bu arada Ertem Şener'in "Terlikle bile çalım atacak." "Neredeyse kendine çalım atacak." yorumları çok hoştu.

Arda Turan bu sene ortada oynatılıyor ama hiç sırıtmıyor. Ani, paralel ve dikine pasları onun gerçekten yıldız mertebesinde olduğunun kanıtları. İşini gerçekten çok iyi yapıyor. Dün rakip kaleciyle yaşadığı polemikten sonra maç bitiminde güle oyanaya vedalaşmaları gayet güzeldi. Daha 23 yaşında büyük kaptan oluverdi.

Aydın dün çok çalıştı ama yetersiz kaldı biraz. Performansını sürekli hale getirmesi lazım.

Ayhan ve Mustafa Sarp üzerlerine düşen görevi iyi yerine getiriyorlar. Bunlara bir de Mehmet Topal'ı ekleyince dirençli bir orta saha ortaya çıkıyor.

Kewell kimilerine göre Galatasaray'ın tarihindeki en iyi ikinci yabancı oyuncu. Taraftar onun her hareketine, asilliğine, yeteneğine ve o sıcak gülümsemesine bayılıyor. Dünkü golü de pasları da muhteşemdi. Bu sene sonunda sözleşmesi bitiyormuş. Aman dikkat !

Baros'ta bir sıkıntı var. Nedir bilmiyorum ama. Evlenmeden önceki Ümit Karan gibi. Geçen seneye göre düşük bir performansı var. Babam bunu, geçen seneki Baros ve Lincoln odaklı taktiğe bağlıyor.

Elano 69. dakikada oyuna girdi fakat tribünler o an farketmedi galiba. Yoksa stad biraz hareketlenirdi. Sambacı iki frikik kullandı ama maalesef boşa gitti ikisi de. Bir adet dripling ile kaldı. Şu an Latin rüzgarı değil de Latin üflemesi gibi oldu. Kat be kat fazlasını bekliyoruz.

Total futbol elçileri sayesinde takım 4-6-0 varyasyonunu gördü. Manchester Utd'da gayet güzel işleyen bir sistemdi bu. Herkes defans, herkes forvet. Ayrıca 4-3-3 varyasyonları sayesinde "sağ forvet, orta forvet" gibi söylemler kullanılmaya başlandı.

Sonuç olarak güzel gidiyoruz. Ama farklı galibiyetler alsak da bu maçlarda bile göze batan eksiklikler var. Güveniyoruz takıma ve Hollandalılara. Aman nazar değmesin. Ve de Caner Erkin'i bekliyoruz.

Bu arada dün maalesef iki takımımız için üzücü geçti. Özellikle -her ne kadar pek umudum olmasa da- Trabzon birşeyler yapabilirdi. Ama olmadı. Sağlık olsun. Fenerbahçe de bu seneki Kazım rüzgarıyla yükselmeye başladı. Kutluyorum.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Teşekkür ve Özür


9 aydır severek yazdığım blogum GelişineVole'nin izleyici kitlesinin bu kadar çok olması sıkıldığım bunaldığım, üşendiğim zamanlarda bana şevk veriyor. İlk kez geçen yazın sonlarına doğru aynı isimle açmıştım blogu. O zamanlar bu görüntüsünden çok farklıydı.

3-4 ay dayanabilmiştim sadece. Çok az ziyaret vardı. Bir gün hışımla sildim hepsini. Diğer yandan blog takip etmeye devam ettim. Sonunda dayanamadım ve tekrar açtım blogu. Farketmiştim ki; sen başını eğip işini yap hakkını alırsın.

Sonunda elimden geldiğince, klavyem yettiğince yazmaya devam ettim. Gittikçe daha fazla ziyaretçi,yorum gelmeye başladı. Hatta güzel mailler aldım. Bu sayede daha da zevkle yapıyorum bloggerlığı.

Yaklaşık 2 aydır maillerime bakmamıştım. Bugün baktım ve biraz üzüldüm. Zamanında cevaplanması gereken 1-2 maili kaçırmışım. İşin kötüsü bu mailler bana GelişineVole'yi ilk açtığım zamandaki halimi hatırlatıyordu. Maalesef yetişemedim. Buradan özür diliyorum. Yetiştiklerimin ricasını da yerine getirdim az evvel.


Allah izin verirse devam ediyoruz. Buralardayız.

18 Ağustos 2009 Salı

Ariza Makukula

Kayserispor son zamanlardaki ilgi çekici transferlerine bir yenisini ekledi ve Kongo asıllı Portekizli forvet oyuncusu Makukula'yı kiralık olarak renklerine bağladı. İyi oldu çünkü adı-sanı duyulmamış, sezon sonu sözleşmesi feshedilerek gönderilen, ne idüğü belirsiz oyuncu çöplüğüne dönen Süper Lig'imiz biraz gün yüzü görmüş oluyor.

Portekiz U21'de 14 kere şans bulmuş olsa da ilk kez 2007'de sırtına geçirdiği A milli formayı sadece dört kere görebilmiş. Sadece ilk maçında gol atmakla da yetinmiş. Adını Nantes'tan kiralık geldiği Valladolid'de 18 maçta 8 gol atarak duyurmuş. Ardından o sıralarda Avrupa'da gümbür gümbür yürüyen Sevilla bu oyuncuyu genç yetenek olarak almış. Galatasaray'daki Marcio hesabı. Lakin Kanoute, Luis Fabiano, Chevanton, Kerzhakov ve Kone gibi isimlerin arkasında kalarak bir buçuk sezonu boşa gidince takımdan gitmek istemiş. İlk kiralık gittiği takım Gimnastic'te de pek bir şey yapamamış ancak ertesi sezon Maritimo'da döktürmüş. Bu performansı Ligin büyüklerinin dikkatini çekmiş ve geçtiğimiz sezon başında 3,5 milyon avroya Benfica'lı olmuş. Ama gelin görün ki büyük takım oyuncusu olamayan Makukula burada da umduğunu bulamamış. Bir ara kısa bir Bolton macerası da olmuş. Bu sezon da Portekiz-sever Kayserispor'un kadrosunda buluvermiş kendisini. Bir ara adı Galatasaray ile de anılmıştı.

...

14 Ağustos 2009 Cuma

Cm 2010 ve Turkstaff.com

Cm 03-04 oyunundan sonra oyunun yapımcılarıyla satan şirketin anlaşmazlık sonucu ayrıldığını, asıl yapımcıların oyunlarını Football Manager olarak çıkardıklarını bilmeyen yoktur.

Daha sonra database kalitesini koruyan FM hakkını alırken, abidik gubidik oyuncuları birer Ronaldinho yapan CM ise doğal olarak gerilerde kaldı. FM 05,06,07 ve 08 gayet güzel ilerlemelerle bize sunulmuştu. Ancak Fm 09 aceleye getirildi ve cozuttular. Bunu fırsat bilen Eidos da CM 2010 için kolları sıvamış ve gayet başarılı geliştirmelerde bulunmuş. Hele bir durum var ki tam biz futbol manyakları için: Cm 10'da Türkçe dil seçeneği olacakmış !

Nerden biliyorum? Üyesi olduğum genç bir site olan (nick: Revolver) Turkstaff.com'dan. Veee sıkı durun ! Aşağıda linklerde göreceğiniz üzere de yapımcılar içinde Turkstaff.com'un adı da geçecekmiş ! E daha ne duruyorsunuz ? Haydi linklere !

13 Ağustos 2009 Perşembe

Ümit Özat Antrenmanda Fenalaştı

FC Köln'de antrenörlük yapan Ümit Özat, bu akşamki antrenmanda fenalaşmış. Antrenmanda futbolcularla top oynayan Ümit Özat, bu sırada fenalaşarak yere yığılmış. Bilinci açıkmış. 10 saniye kadar yerde kalan ve daha sonra kendine gelen Özat'ı futbolcular önce soyunma odasına, oradan da bir kalp kliniğine götürmüşler.

Higuita'nın Akrep Kurtarışı

Ünlü Kolombiyalı kalecinin ünlü kurtarışı. Yalnız amca az mütevazi değil ha :)

11 Ağustos 2009 Salı

Benziyoruz Aslında vol.6

Zdravko Kuzmanovic

Zlatan İbrahimovic

20 Ağustos 2009 = 4 Maç

20 Ağustos Perşembe günü UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden 4 temsilcimizin de maçı var. Saatleriyse şöyle:


19:45 Trabzonspor - Toulouse
21:00 Sivasspor - Shakhtar Donetsk
21:30 Sion - Fenerbahçe
21:45
Galatasaray - L. Talinn


Bu maçların rövanşlarından Sivas'ın maçı 25 Ağustos'ta. Diğerleri ise 27'sinde.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Temiz Sicilli Linderoth ?

Tobias Linderoth'un ilk ciddi/uzun sakatlığına denk gelen bir zamanda Galatasaray dergisinde şuna benzer bir cimle görmüştüm : "Sakatlık sicili tertemiz Linderoth'un üstüste sakatlıklar geçirmesi de onun için büyük şanssızlık."

Sakatlık sicili tertemiz olduğunu iddia edilen futbolcu Everton'da aylar süren bir sakatlığın ardından formunu yakalayamamış, bu yüzden ülkesine geri dönmüş bir isimdir haberiniz ola. Bu son sakatlık haberinden sonra aklıma geldi yazdım.

Bu arada keşke Linderoth fırsatı kaçırmasa mıymış?

Jarque ve Diğerleri

Espanyol'un yeni kaptanı sokakta yürürken, elinde cep telefonu, kız arkadaşıyla konuşurken vefat etmiş. Futbolun başı sağolsun. Maalesef kendisi ne ilk ne de son. Gökmen Yıldıran ve Puerta gibiler de onun gibi yitirildi. Savidan ve Meduna gibilerse kısmen daha şanslı olanları...

7 Ağustos 2009 Cuma

Cruyff


Bu adamla ilgili yaza yaza bitirilemez. Bitirilirse mutlaka birşeyler eksik kalır ! Hayran oldum adama. Günümüzün göze hoş gelen futbolunu yaratan adam. (Rinus Michels'in bir üst modeli) Hakkında ne bulursam okumak istiyorum. Ziyaretçilerime duyurulur !

Bir sözüne yer vermeden geçmeyelim:

"Üst üste 30 pas yaparsan, top kendiliğinden kale çizgisini geçer."

6 Ağustos 2009 Perşembe

Morun Uğuru mu ?

Galatasaray hiç beklemediğim bir şekilde çok iyi bir oyunla farklı galip geldi. Hem de tarihi bir rekor -Avrupa kupalarında bir maçta en farklı galibiyet- kırarak. Aslında bu rekor ikiye katlanabilirdi. 8-0, 10-0, 12-0 olabilirdi. Öyle goller kaçtı ki çünkü..

Daha 5 dakikada 2 gol bulunca taraftar da gaza geldi. Ali Sami Yen'de uzun süredir böyle yüksek desibelli tezarühatlar dinlememiştim. Elano bile şaşırdı. Süper Lig'e gelen yabancı futbolcuların "Türk seyircisini merak ediyorum." klişesine sonunda sağlam bir emsal gösterebildik. Hatta dakika 70'lerde sanki televizyonun sesini açmışım gibi yükseldi.

Nonda hat-trick yaptı ama attığından fazla da kaçırdı. Aslında Barış'tan beklemiştik biz. Keita da daha ilk maçından kendini göstermek ister haldeydi. Faulle durdurulunca daha da hırslanıyordu. Bir pozisyonda Netanya'lı ilk rakibi geçip ikincinin sağından atmıştı ama dirsekle durdurulmuştu. Bir kaç dakika sonra kullandığı frikikte çektiği sert şutu aynı rakibin göğsüne nişanladı. Avrupa kupalarında 300. golümüzü de attı. Türk pasaportu filan verip takımda kalmasını sağlayalım.

Kewell gerçekten ne kadar klas bir oyuncu. Britanya kökenli hakemler üzerinde de olumlu bir etkisi olduğu belliydi.

Uğur bugün zayıf ve yavaş kaldı. İlk yarıda gol yenmesine neden olabilecek hatalar yaptı.

Spikerin de dediği gibi bugün Leo Franco'yu pek görmedik.

Kaptan çok fena oynadı.

Aydın hele şükür uzun bir aradan sonra gerçek kimliğini gösterdi.

Rijkaard maçtan önce "Maçın tadını çıkarın. Fazla kasmayın." demiş. Oyuncular dinlemişler. Tadını çıkarttıkları kesin. Bizim ağzımıza da bir parmak bal çalmış oldular. Total futbolu görmeye başladık gibi.

Mor forma güzel bence. Birbirine benzer formalardan skılmıştım. Sırf bu yüzden 2-3 sene önce antrenman formasını almıştım. Geçen sene de turuncu formayı almaktan 2. yarı vazgeçebildim. Umarım bu sene bana formayı aldırır bu takım. Mor ve ötesini görürüz böylece.

2 Ağustos 2009 Pazar

PES'de Alınması İstenilmeyen Takımlar

İlk başta bu tanıma uyan tek takım oluşmuştu bu sene. Flaş transferlerin allahını yaptılar. Önce Kaka dediler. Cristiano Ronaldo savaş borusuyla önceden bildirilmişti zaten. Benzema'yla bitirişi yaptılar. Hatta Defansa Albiol'u de aldılar. Takım tam Galacticos olmuştu ki ardından başka bir takım para yağdırmaya başladı transfere. Manchester City. Arap sahipleriyle zenginliğin ve ihtişamın tadını çıkarmaya başlayan "Light Blues" Takıma bir kaç ünlü forvetin yanı sıra EPL'den de birkaç kalburüstü oyuncu takıma kattı. En son da Kolo Toure mavili oldu. Son olarak da bir kaç sezondur 20'den fazla gol atsa da takımdan gönderilmesi hep gündemde olan Eto'o, gidişiyle de takımına kazandırdı. İbrahimoviç gibi bir isim Barcelona forması giydi. (O ince uzun yüzü, karga burnu da Cryuff'u hatırlatmıyor değil hani.) İdmanda bile görmek beni çok heyecanlandırmış durumda bir Real Madrid sempatizanı olarak.

Sonuç olarak bu üç takım öyle takımlar kurdular ki eşi benzerleri ancak fantezi menajerlik oyunlarında bulunabilir. İşin içine böyle fantezi karışıyorsa bu takımlar teknik olarak diğerlerinden çok üstün olacaktır. Bu yüzden de artık PlayStation cafelerde "Real'i alıyorsan ben de Barca'yı alırım." , "City'yi seçmesene la!" gibi laflar duymamız olası.

Milliyet Pazar

Milliyet Pazar ekinde bugün futbol blogları da konu dilmiş. Yaklaşık bir sayfa. Başta Aceto olmak üzere blog camiasının tanıdık isimlerinden bazılarına yer verilmiş. Ben de okunca etkilendim. Hoşuma gitti tabii. Yazmam için bir vesile oldu işte.

Bu arada bloglara böyle yer vermeleri, yayın organlarının da artık bol bol blog takip ettiğini ve belki bazı haberlerden de böyle haberleri olduğunu kabul etmeleri anlamına gelebilir.

GelişineVole

Blog Widget by LinkWithin