5 Temmuz 2009 Pazar

Michael Owen ve Ferguson'un Gençleri (!)

İngiltere'de artık yolun sonuna geldiği düşünülen "vasıfsız" Michael Owen İngiltere'nin en iyi takımına gitti. Bu beklenmeyen transfer kimilerini şaşırtsa da Alex Ferguson'u tanıyanlar olağan karşıladı bunu. Çünkü Ferguson için oyuncunun yaşından çok yaptıkları önemli.

22 yıllık Man Utd kariyerinde her oyuncudan en iyi şekilde yararlanmaya çalışan ve bunu büyük ölçüde başaran Sir, oyuncunun kabiliyetinin yaşta değil başta olduğunu cümle aleme birçok kez kanıtlamış durumda. Gelin bu kanıtlara göz atalım.

İlk aklıma gelen isim Roy Keane. 22 yaşında geldiği Manchester'da taraftarlar ve medya tarafından manyak olarak değerlendirilen hırçın irlandalının fazla enerjisini oyuna aktarmasını sağlayarak Avrupa'nın en mücadeleci futbolcularından birini yaratmakla kalmamış, onu kaptanlığa kadar yükseltmiştir. 33 yaşına kadar "şeytan" kalan Keano, bir Tv programında gereğinden fazla açık sözlü olmasaydı önce United'a sonra yeşil sahalara daha geç veda edecekti.

Ryan Giggs 35 yaşında olmasına rağmen hala United'ın birçok maçında görev alıyor. Hakeza Paul Scholes da öyle.

Fulham'da dikkat çekmeyen Edwin van der Sar son 4 yıldır Manchester'da ve şu an 38 yaşında. Kimilerine göre kalecilerin formu 30-35 yaş arası zirveye çıksa da van der Sar geçtiğimiz sezon 1311 dakika boyunca gol yemeyerek bir rekor kırdı, 21 maçta gol yemedi ve EPL'de yılın kalecisi seçildi.

Laurent Blanc, 35 yaşında, Lazio'ya giden Stam'ın yerini doldurması gibi ilginç bir düşünceyle alındı. Tabii 35 yaşındaki bir transfer hiç hoş karşılanmadı. Belki de bu büyük baskıdan dolayı Blanc da ilk maçlarda pek iyi bir performans gösteremedi. Kaybedilen ilk 5 maçta önemli rol oynadığı düşünülüyordu. (Bolton, Liverpool, Arsenal, Newcastle, Chelsea -> B-L-A-N-C) Daha sonra gittikçe yükselen performansıyla 2 sezonda toplam 48 lig maçına çıkmaya hak kazandı. 2. sezonunun sonunda o futbolu bırakırken takımı da Premier Lig Şampiyonu'ydu...

Henrik Larsson da 35 yaşında takıma katılan bir başka isim. Yıllarca Ferguson'un içinin gittiği bir futbolcu olan Larsson, bir türlü Celtic'den ayrılmak bilmedi. Ayrıldığı zamansa Rijkaard'ın Barcelona'sını tercih etti. Daha sonra da çocuklarını bahane ederek ülkesine döndü. Lakin Larsson'u "azıcık da olsa" takımında görmek isteyen Sir Alex, onu yarım sezonluğuna kiralayarak takımına kattı. 13 maçta 3 gol atıp fena oynamayan isveçliyi Ferguson ne kadar takımda tutmak istese de onun çocuk ve vatan sevgisinin önüne geçemedi.

Teddy Sheringham 32'sinden gün alıyordu Manchester United'a geldiğinde. Ne kadar iyi bir futbolcu olsa da Cantona'dan sonra bu adam biraz hafif gelecekti Old Trafford sakinlerine. Ama modern futbol mu yaman yoksa iskoç Sir mü yaman yine herkes gördü. 3 sezonda ligde 104 maça çıkıp 31 gol atarken yine Ferguson oradaydı. Ama daha önemlisi 1999'daki Şampiyonlar Ligi Finali'nde sonradan oyuna girip, kupayı getirecek fitili ateşleyen golü 91. dakikada ağlara gönderdiğinde sevinçten çılgına dönen taraftarlar maçtan sonra artık Alex Ferguson'un hikmetinden sual olmayacağını anlamıştı.

Şimdi bu geleneği devam ettirme sırası Michael Owen'da. Futbolcudan verim alma konusunda dünyanın en büyük sanatkarının ellerinde artık. Sakatlıkları pas geçip iyi çalışır ve doğru bileşenler bir araya gelirse bir zamanların "wonderkid"inin "wonderdad" olması içten bile değil.

2 yorum:

Volvox dedi ki...

Şanssız dönemlerin ardından Michael Owen'in Manu'da çok iyi işler yapacağını düşünüyorum...

Bahadır dedi ki...

evet bence de. ferguson sağolsun.

GelişineVole

Blog Widget by LinkWithin