1 Haziran 2009 Pazartesi

Güle Güle Sana


Atatürk Havalimanına indiği günün manşetini hala saklıyorum. Portekizce "Hoşgeldin" yazıyordu. Ama geldiği sezonun ilk devresinin bitiminde anlamıştım tatile geldiğini. Çünkü iyi adam Kewell gibi oynar, Servet gibi oynar, Arda gibi oynar, Gökhan Gönül gibi oynar, Yusuf Şimşek gibi oynar... Bu, canı istediğinde lütfedip oynuyor, ara sıra alkış almak için no look paslar atıyor, geri kalanında ise yan gelip yatıyordu. Skibbe ile toparlanmıştı biraz. Nazını çeken birini buldu çünkü. Bir tek o, bir de internet sitesini yazan eleman inanıyordu onun küçük dağları yarattığına. Ha bir de Özhan Canaydın. Yine kendini çok sıkmadan geçirdiği bir sezonda asist kralı oldu. Ama nasıl? Tarihinin en pahalı takımını kuran Galatasaray'da. Hem de bu asistlerin çoğunu makine gibi işleyen "ilk devre Galatasaray'ı"nda yaptı. Sonra kendini bir şey sanmalar başladı... Bir tek tekniği var artık bu adamın. Yusuf'u eleştirenler bunu nasıl beğendiler anlamıyorum zaten. O kadar sevmemişim ki bir posta bile etiket yapmamışım. FM'deki gibi oynasaydı şimdiye hem kendi hem de takımı yüksekten uçardı ! Neyse efendim. Önce beş, ardından yirmi valizle gitti. Geriye başka valizi kaldıysa hemen yollayalım. İstenmiyor artık.

Babam bugün dedi ki. "..... Bir de iyi bir teklif gelirse Lincoln yollansın."
Baba ne iyi teklifi ! Kötü teklif gelince de yollansın! Hemen yollansın! Durdukça hem maddi, hem manevi zarar veriyor takıma!....

Yar saçların lüle lüle, Lincoln sana güle güle...

(Bu arada geçen ay 43 post girerek bu alanda kariyer rekorumu kırmışım :)

Hiç yorum yok:

GelişineVole

Blog Widget by LinkWithin